Putin'in dileği

Dr.Malahat Murshudlu (Bakü)
Rusya'da salgının şiddetlendiği bir dönemde, üst üste iki büyük olay gerçekleşti. Bomba gibi gündeme gelen bu olaylar  hala sosyo-politik tartışmalarda dikkat çekiyor.  Faşist Almanyası'nın tesliminin 75. yıldönümü ve Avrupa'daki II. Dünya Savaşı'nın sonlanmasına adanmış Zafer Bayramı geçit töreni,  her yıl 9 Mayıs'ta Sovyet döneminde zafer yürüyüşü yapmak kibi bir gelenek haline gelmişti. Bu yıl, koronavirüsün yayılması geçit töreninin 24 Haziran'a ertelenmesine neden oldu. 10'dan fazla devlet başkanı,  Abhazya ve Güney Osetya'nın tanınmayan "cumhuriyetlerinin" liderleri ve ülkemizin  Ermenistan işgali altındaki bölgelerin temsilcileri Moskovada  Kızıl Meydan'daki geçit törenine katılmıştır. Bu zaferde müttefik ülkeler ve diğer  keçmiş Sovyet cumhuriyetleri gibi Azerbaycan'ın da payı var. 300.000'den fazla vatandaşını kaybeden Azerbaycan'ın hem ön, hem de arkadakı cephede zafere katkısı, bugün yadsınamaz bir tarih sayfasıdır. Savaşın ilk günlerinde, 187.000 gönüllüden oluşan bir ordu kuruldu, onun 30.000 bini kadınlar idi. Daha sonra tam olarak Azerbaycanlılardan oluşan beş bölüm savaşın en sıcak noktalarında savaştı. Yüzlerce yurttaşımız Yugoslavya, Belarus, Fransa ve İtalya'daki düşman kuvvetlerinin imhasına katılmıştı.. 1941-1945'teki zaferde belirleyici faktörlerden biri askeri teçhizata benzin tedarikiydi. O zaman, Bakü ülke petrolünün % 70-75'ini ve % 85-90 benzini tedarik etti. Bakü petrolünün savaşı kazanmada önemli rolünü fark eden Hitler, Kafkasya'ya bir saldırı başlattığında Field Mareşal Manstein'e şunları söylemişti: "Bakü'yi ele geçirmeliyiz. Bakü petrolünü ele geçirmezsek savaşı kaybedeceğiz."
 
  Analistlere göre, Rusların vatanseverlik duygusunu güçlendirmeye hizmet eden askeri gösteriden bir hafta sonra, 1 Temmuz'da Rusya Anayasası'nda yapılan değişiklikler konusunda ülke çapında bir oylama yapıldı. Nüfusun% 76'sı Anayasa'da önerilen değişiklikleri "yeşil ışık" la aydınlattı. Bu değişiklikler Vladimir Putin'in  iki altı yıllık bir dönem kendi adaylıgını daha belirleme fırsatı verdi. Ve  2024'te onun aday gösterilmesi ve cumhurbaşkanı seçilmesi beklenilendir. Bu olursa, Sovyet sonrası ülkeleri neler bekliyor? Geçit töreninin arifesinde yaptığı konuşmalarda Putin, SSRB'nin çöküşünden sonra üye devletlerin Rus topraklarında bağımsızlıklarını ilan ettiklerini ve bir devlet kurduklarını söyledi. Ayni zamanda bu bağımsız  devletleri doğal etki bölgeleri olarak gördüklerini belirtti. Görünen o ki Putin toprakları geri almak istiyor. Bu noktada bir Azerbaycan vatandaşı olarak haklı olarak şunu soruyorum: “Ülkemdeki hangi bölgeler Rusya'ya ait? Acaba, Putin, 1813 ve 1828'de Azerbaycan'ın bölünmesi konusunda Rusya ile İran arasındaki benzer Gülüstan ve Türkmenchay anlaşmalarını ve daha sonralar  ülkemizin 28 Nisan 1920'de 11. Kızıl Ordu tarafından işgalini bilmiyor mu? Bir cevap olup olmayacağını söyleyemem. Yoksa toprakları iade etme fikri Bay Putin'den bir tehdit mi ya da, şikayetlerle dolu bir dilek mi ? Temeli 1945'te Kırım'da  oluşmuş Yalta Konferansının şartlarına mı dayanıyor? Sosyo-politik ve ekonomik olarak gün geçtikçe zayıflayan Rusya  "yakın komşularına" ne vaat ediyor? Tabii ki, bu sorulara  çok da uzak olmayan elahezret  (majesteleri) gelecek cevap verecektir.
 
 Ancak bugün, 2008'deki Gürcüstan’dakı çatışmalar, Moldova'daki olaylar, 2014'te Kırım'ın işgali, daha sonra Donbas'taki olaylar ve son olarak geçen yüzyılın sonundan bu yana Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının% 20'sinin  işgalinda  Rusya'nın himayesinin inkar edilemez olduğu bir gerçektir. 

18:17